İnsanımızın %98 nin hasta olduğu,ardı arkası kesilmeden hastanelerin dolup taşdığı, bir kişinin ortalama yılda 7-8 defa doktora-hastaneye baş vurduğu, her yl hastalık ve hasta sayısında artış olduğu, yıllarca tedavi gören hastaların bir türlü iyileşemediği, tedavi sürecinde dahi yeni hastalıkların ortaya çıktığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Peki neden hastalanıyoruz, tedavi gördügümüz halde neden iyileşemiyor hatta hastalıklarımız giderek çeşitleniyor ve kronikleşiyor. Nerde hata yapıyoruz, bilmediklerimiz nelerdir? Neler yapmalı ve neler yapmamalıyız ki hastalanmayalım ?
Bizlere verilen ilahi talimat 'Yedikleriniz ve İçtikleriniz Helal ve Temiz Olsun' değilmidir. Bu konuda ne kadar hassasız? Hiç düşündünüz mü? Hayvansal kökenli gıdaların (Et ürünleri, Süt ürünleri, Tavuk ve Yumurta) virüs, bakteri ve kan paraziti gibi enfeksiyonların yegane kaynağı olduğunu, bunları alırken ne kadar titiz ve dikkatli oldunuz. Bence hiç. Öyle ise bundan sonra bu ürünleri alırken daha titiz ve dikkatli olmayı kendinize prensip edinin .Ben bu titizliği gösteremem ve de alıp gümbür gümbür yerim diyorsanız en azından 200 derece ve üzeri pişirerek yemeyi bir önlem olarak sağlayın. Aksi halde ergeç hastalanacaksınız ve benim ülkemin bütcesini aşındıracaksınız. Sağlıklı kalmanın %90 lık kısmı burada yatmaktadır.
Diş fırçalarınız enfeksiyonun bir başka kaynağıdır. Hasta insanların diş fırçalarıda aynı hastalık nedeni ile bulaşıktır. Her diş fırçalamada kendi kendinizi enfekte eder durursunuz. Bu nedenle tedavi gördüğünüz halde iyileşemediğinizi görürsünüz.
Teşhis ve tedavilerde kullanılan cihazlardan yayınlanan ve hastalara giren iyonizan özellikli radyasyonlar. Hastalıklarının tedavisi ile uğraşan insanlar birde bu tür iyonizan radyasyonlara maruz kaldıklarında tedavileri zorlaşmakta yada imkansızlaşmaktadır. Örneğin Kobalt 60 elementinin bozunumu sonucu ortaya çıkan ve Röntgen filimi çekiminde kullanılan bu radyasyonun çekim sırasında hastalara giren radyosyonun yarılama ömrünün 5,25 yıl olduğu düşünüldüğünde, onlarca filim çekilen hastanın görecegi zararı buyurun siz heap edin.
Kan nakilleri ayrı bir enfekte ve hastalık kaynağı olmaktadır. Kan alındığında her ne kadar bir iki virüsün testi yapılmakta isede; geri kalan onlarca virüs, bakteri ve kan parazitinin testleri yapılmamaktadır, belki mümkünde değildir. Örneğin iyi huylu ve kötü huylu dedikleri kanserlere yol açan ve hastalıkların ortalama 65-70 ni oluşturan iki çeşit virüsün analizlerinin yapılamadığını, toplumun bu oranda bu virüsleri taşıdığı gerçeği bilinse kan nakillerinin ne kadar tehlikeli bir iş olduğu anlaşılırdı.
Bir başka enfekte yoluda hepimizin malumu insandan insana temas ve teneffüs yolu ile geçen gribal enfeksiyolardır. Burada malasef bir belirsizlik yaşatılmaktadır.Oda şudur. Gibi yapan virüsmü, Gram negatif bir bakterimi, gram pozitif bir bakterimi olduğu bilinmeden grip deyip geçilmektedir. Bu ayırım belki zor olabilir ama tedavinin başarısı bu tespite bağlıdır. Aksi halde isabetsiz antibiyotik kullanımlarına ve sağlık bütçesini yiyip bitirmeye götürür.
İnsanları hasta eden bir başka hususta insan vücuduna gıdalar yolu ile alınan TOKSİNLER, ağır metaller, Çinko, Bakır, Magnezyum, Kurşun v.s.Tarım ilaçları, Çinko kaplama kaplarda yapılan süt, yoğurt, peynir gibi gıdalar, Bakır, Aliminyum kaplar en bilinen ağır metal kaynaklarıdır.